ISLAM ALIMLERINDEN GÜZEL SÖZLER

ALIMLERDEN GÜZEL SÖZLER

GÜZEL SÖZLER Nisan 9, 2012

Evren en büyük mucize, evrendeki en büyük mucize ise insandır.

Geleceği de yaratan Allah’tır, bunu düşünmek tevekkülü artırır.

Mümin rüzgarda eğilen fidan gibi değil, fırtınada dik duran asırlık çınar gibidir.

Sağlıklı olmak için iman edilmez, iman edildiği için sağlıklı olunur.

Enaniyet, insanın kibir ve gurura kapılarak Allah’a karşı kulluğunu unutmasıdır.

Münafık, hatasında ısrar eden, mümin ise hata yaptığında tevbe eden kişidir.

Hayat pamuk ipliğine bağlıdır, tek ilaç duadır.

Allah’ı çok anmak, cennet umudunu artıran bir işarettir.

Kuran, iman, Allah korkusu, tevekkül ve güzel ahlak müminin aklını güçlendirir.

Nefsini gömen insanın üstüne bereket yağmuru yağar, diğeri uyarılıp korkutulanların yağmuru olur.

Dünya hayatı üstü şekerle kaplanmış bir zehirdir, o zehri mümin görür.

Allah’ın verdiği dünya metaı, küfrün azabını, müminin ecrini artırır.

Samimiyet, ağzın söylediğini, kalbin ve beynin onaylamasıdır.

Sabır, zahiren kötü bir görüntüyle yüzleşme zamanı geldiğinde gösterilen tevekküldür.

Mühürlü olan kalbe Allah sözü girmez. Ama müminin kalbinde mühür yoktur, Allah lafzı içeri girer.

Vicdanına uyan Allah’a, nefsine uyan ise şeytana itaat etmiş olur.

Beyninin tamamı Allah ile dolu olmayan insan, orada şeytana da yer ayırmış demektir.

Dünyada hak arama telaşında olan insanın, asıl ahirette Hak’kın karşısına çıktığı zaman ne yapacağını düşünmesi gerekir.

Cehennem ne kadar korkunçsa, nefis de o kadar korkunç ve azgındır; insanı bataklığa iter.

Eğer imtihan oluyorsanız, bu, Allah’ın sizi unutmadığının müjdesidir.

Tek bir meyvedeki çürük, sepetteki diğer meyvelere de sirayet eder.

Yukarıya çıkıp dünyaya oradan bakarsan, dünya küçülür ve sen tamamını görürsün… Daha fazla yükseldiğinde ise dünya artık görünmez olur. Dünya ve dünya hayatı “yokolacak”tır.

Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur.Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar. İtiraf etse affa layık olur.

Allah’tan fazl ve ihsanını isteyiniz. Şüphesiz Allah, kendisinden birşey istenmesini sever. İbadetlerin en üstünü sıkıntı halinde kurtuluşu sabırla beklemektir.

Herkes korktuğundan kaçar, yalnız Allah’tan korkan O’na yaklaşır.

İbadette gençlik kuvvetini sarf etmenin sonucu, cennette ebedi gençliktir.

Dünya tarladır, ahiret ekilen tohumların toplandığı yer.Cennet ve cehennem de birer menzildir.

Müminin güzel söze ihtiyacı vardır.Kardeşinden güzel söz duyamazsa, kendine söyler. O da o’nun kibirini artırır.

İnsanlar birbirine sevgi göstermelidir; sevgi göstermeyen ne kazanır, gösteren ne kaybeder?

İki kardeş (iki arkadaş) iki el gibidir, biri ötekini yıkar.

Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım, başım göğe değerdi.

Bir gün nefsime dedim: gel seninle Rabbime gidelim. Gelmedi. Ben de tek başına yürüdüm, gittim.

Allah sizin kalıbınıza ve suretinize değil, kalbinizin temizliğine bakar.

Bir insanda görülen ameller ve takvadan başka, bir de onun cevher gibi güzel olan gizli amel ve takvası vardır.

Bakış gücü olmayanların nazarları, görünen amellerdir. Halbuki biz onlara bakmıyoruz. Biz insanın içine, içindeki sırra bakıyoruz..

İyiliği gizlemek, kötülüğü gizlemekten daha üstündür.

Herkes herkese bir lokma şey verebilir, ama boğaz bağışlamak, ancak Allah’ın işidir.

Güzel söz söyleyen, kimseden kötü söz işitmez.

Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, onu aramamak demektir.

Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.

Güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmektir.

Özü doğru olanın, sözü de doğru olur.

Birliğin kederi, ayrılığın safasından daha hayırlıdır.

Her gecenin bir gündüzü vardır.

Bütün kötülüklerin anahtarı, hiddettir.

Güzel ahlak; bağışlayıcılık, sabır ve tahammüldür.

En iyi nasihat; iyi örnek olmaktır.

Nefis üç köşeli dikendir, ne türlü koysan batar.

Gerçek zengin, bilgisi çok olan insandır.

Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.

Cevizi kırıp özüne inemeyen, hepsini kabuk zanneder.

Haksızlığa baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmalıdırlar.

Hayatında ekmeği yenmeyen kimsenin adı, ölümünden sonra anılmaz.

Hiç kimse, diğer bir kimsenin kulu değildir.

Uzun mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür.

En büyük felaketler içinde bile ümidini kaybetme, unutma ki ilik, sert kemiğin içinden çıkar.

Cahillerin kalbi dudaklarında, alimlerin dudakları kalplerindedir.

Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa işler bozulur.

Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur.

Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.

Eğri ok, doğru yol almaz.

Hiçbir acı, cehaletten daha fazla zahmet verici değildir.

İnsanı maskara eden, dilidir.

Ham düşünceleri, ancak akıl pişirir.

Fırsatlar da bulutlar gibi çabucak geçer gider.

Hasetciye rahat, kötü huyluyu da şeref yoktur.

Hükümetlerin en kötüsü, suçsuzu korkutandır.

Müminler güneş gibidir, yağmurda ıslandığında diğeri onu kurutur.

Bu dünyanın en zoru, ahiretin anahtarıdır.

Düşmanın olan şeytanla el ele tutuşur gezmeye çıkarsan seni güzel bir yere götürmez, pisliğe ve bataklığa götürür orada bırakır.

“Allah’a teslim oldum” yerine,”Allah beni teslim aldı elhamdülillah” de..Çünkü herşey gibi sen de Allah’a teslimsin.

Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esiridir.

Akıl senin için iyi ve yeminli bir dosttur. Bilgi senin için çok merhametli bir kardeştir.

Allâh’a sığın, onun emrine itaatsizlik etme!

Akıl süsü dil, dil süsü sözdür. İnsanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür. İnsan sözünü dil dili ile söyler; sözü iyi olursa, yüzü parlar.

Allah’tan ne gelirse ona râzı ol!

Kimi insan yaşadığı zorlukları bahane edip Allah’tan uzaklaşır, kimi insan da yaşadığı zorlukları vesile edip Allah’a yakınlaşır.

Anlayış ve bilgi çok iyi şeydir; eğer bulursan, onları kullan ve uçup göğe çık.

Hükümdar köylünün yumurtasını alırsa, adamları bütün tavukları alır.

Bin zulme uğrasan da, bir zulüm yapma.

Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.

Fakirlik, hâline şükredip kimseye şikâyet etmeyerek ihtiyacını gizlemektir.

Namaz kılmak, yalnız Allah’tan korkan müminlere, kolay gelir.

Eskiden iyilik yaparlardı söylemezlerdi. Sonra hem yapmaya hem de söylemeye başladılar. Şimdi ise yapmıyorlar fakat söylüyorlar.

Üç zümreye, üç şey çirkin düşer: 1-İdârecilere, sertlik, 2-Âlimlere, mal sevdası, 3-Zenginlere ise cimrilik.

İşlediğiniz günâhları gizlediğiniz gibi, yaptığınız iyilikleri de gizleyiniz!

Nefsin aldanmasına, dünyanın yalancı ve geçici tadına kapılan, hayrın tadını alamaz.

Tasavvuf, kalbi kötü huylardan temizlemek ve iyi huylar ile doldurmak demektir.

İnsanların sıkıntılarına katlanmak, Allah’ın beğendiği, Resûlullah’ın sevdiği ve evliyânın özendiği bir ahlâktır.

Ölmek felâket değildir. Asıl felâket, öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.

Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerin ise, süsü ve güzelliğidir.

Elden geldiği kadar kaç kötü arkadaştan, kötü ahbâb kötüdür, en zehirli yılandan. Yılan zehir akıtıp, insanı candan eder, Ama kötü arkadaş, can ve imandan eder.

Mümin güneş gibidir. Sararıp, solarak batar, ama doğduğunda (ahirette) göz kamaştırır.

Nefsinin arzularına tâbi olan, Allah’a nasıl kul olur? Ey insan! Kime tâbi isen onun kulu olursun.

Kalb dünyâ arzularından birine bağlı kaldığı ve geçici lezzetlerden birinin peşine takılıp gittiği müddetçe, imkânı yok, âhireti sevmiş olamaz.

Edeb hudûda, sınırlara riâyet etmek, onu taşmamaktır. En büyük edeb ise ilâhi hudûdu muhâfazadır, gözetmektir.

İstediklerini vermediğiniz zaman kızan ve küsen hakiki dost değildir.

Her kalbin çarpıntısı, kendi ecelinin ayak sesidir.

“Sonsuz” da olsa “O’nsuz” hayat bir hiçtir.

İnanmamak ahirete gitmeye değil, cennete girmeye manidir.

Ölçüleri yanlış olanların bütün ölçümleri yanlıştır.

Saygı görmek istiyorsan saygıdeğer ol… Çakıl taşlarını kolye yapmazlar.

Düşmanın açık bıraktığı kapılar onun istediği yere çıkar.

Göklere giden yolu bulmak isteyenler, Allah’ın elçisinin yerdeki ayak izlerini takip etsinler.

Sesini değil, sözünü yükselt. Yağmurlardır büyüten zambakları, gök gürültüleri değil.

İnandığı gibi yaşamayan, yaşadığı gibi inanmaya başlar.

İyilerle dost ol ki, kötülerden emin olasın.

Akıllı olan, yapabildiğini değil, yapması gerekeni yapar.

Ahmak olan kimse, övülmekten hoşlanır.

 

ALLAH’I ANMAK VE ALLAH SEVGİSİ

Ey insan! Eğer yalnız Ona abd (kul) olsan, bütün mahlukat üstünde bir mevki kazanırsın.

Allah’a hakiki abd (kul) olan, başkalarına abd olamaz.

Allah’ı tanıyan, Onun rızasına kavuşmak için çalışır.

İyilerle, Allah’ı unutmayan, her zaman hatırlayan kimselerle beraber olmak büyük nimettir.

Allah’ı anan bir topluluk görürsen, onlarla beraber ol! Eğer ilim sahibi isen ilmin onlara faydalı olur. İlim sahibi değilsen, onlardan bir şeyler öğrenirsin. Allah’ı hatırlamayan kimselerle beraber olma, ilim ehli de olsan, ilmin onlara faydası olmaz. İlim ehli değilsen, daha çok zarara girersin.

Kul Allah’ı arzu ederse, Allah her türlü engeli kaldırır ve Mevla’yı bulur.

Allah, kendisine güvenene kesinlikle ama kesinlikle, sahip çıkar, onu korur. İnsanlara güveneni ise insanların eline bırakır.

İlim, amel ve ihlas şarttır. İlim yok, amel ve ihlasın olması mümkün değil. İlim var amel yok, yine olmaz. Hepsi var, ihlas yok yine işe yaramaz. İlim de olacak, amel de ve bu amel ihlas ile yapılacak.

Kalbin Allah’tan başkasına meyletmesi, Allah’ın azabını çabuklaştırır.

İnsanı Allah’tan uzaklaştıran şeylere muhabbet etmek, bütün kötülüklerin başıdır.

Sözü ve hareketleri ile sana Allah’ı ve ahireti hatırlatmayan kimse ile arkadaş olma!

Bir yandan günah işleyip, bir yandan da, “Estağfirullah” demek, istiğfar değildir. Asıl istiğfar; Allah’ın emirlerine uymak, yasak ettiği şeylerden sakınmak, günahları terk etmektir.

Bir kimsenin kalbinde Allah sevgisinden başka bir sevgi varsa, diğer insanların kalbinde o insana karşı sevgisizlik doğar.

Allah-u Teâlâdan ve O’nun dostlarından başkasına meyleden kalb, hasta demektir.

Allah için olan işte sevgi vardır. Dünya için olan işte sevgi yoktur. Dünyanın tabiatında sevgi yoktur.

Dünyada en çok düşmanı olan Allahü teâlâdır. Bütün küffar, bütün ateistler. Sonra Kur’andır. Kur’an-ı Kerim’e hücum ediyorlar. Peygamber efendimizdir. Ona inanmıyorlar. Ve ondan sonra Elbette ki O’nun vârisleridir.

İhlas; bütün işleri, insanlara yaranmak için değil, Allah’ın rızası için yapmaktır.

http://www.youtube.com/

ALLAH SEVGISI

 

 

DÜNYA HAYATI – ŞEYTAN – NEFİS

Nefis asla tatmin olmaz ve sınır tanımaz. Sürekli nefsi doyurmaya çalışırsanız, insanlıktan çıkarsınız.

Nefsi beslemek, kuduz köpeği beslemek gibidir. Siz besleyin, o size düşmanlık yapsın. Isıracağını bildiğiniz halde, hala niye besliyorsunuz?

Nefsimize hoş gelen bir şeyi ezmezsek ,o zaman sadece beden oluruz.

Kendini başıboş zannetme. Zira şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan; hiçbir şeyi gayesiz, nizamsız göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz olabilirsin!.

Şeytanın mühim bir sinsi planı, insana kusurunu itiraf ettirmemektir, ta ki bağışlanma ve Allah’a sığınma yolunu kapasın. Hem nefsi insaniyetinin enaniyetini tahrik edip, ta ki nefis kendini avukat gibi müdafa etsin, adeta kusur ve günahlarından takdis etsin..

Nefsini suçlayan kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, bağışlanma diler. Bağışlanma dileyen Allah’a sığınır. Allah’a sığınan şeytanın şerrinden kurtulur. Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar. İtiraf etse affa müstehak olur.

Hayatın lezzetini, zevkini isterseniz hayatınızı imanla hayatlandırınız ve feraizle ziynetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.

Dünyada gençliğe muhabbet, yani ibadette gençlik kuvvetini sarf etmenin neticesi: dar-ı saadette edebi bir gençliktir.

Nefsini hesaba çek, ilmi muhafaza et. Böylece amelinden iki cihanda faydalan.

İnsanların şerefi ve kıymeti mal ile ölçülseydi, dünya malı çok olan kafirlerin daha kıymetli olması gerekirdi.
İhtiraslı kimse, bütün dünyaya sahip olsa da yine fakirdir.

Akıllı, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için amel edendir.

Her şey geçicidir. Ancak Allah bâkidir. Geçici şeylere gönül bağlamak aptallıktır. Sen de geçeceksin sevdiklerin de geçecek. Kalıcı bir şeye gönül bağlamak lazım. O da Allah’tır, Allah sevgisidir.

Dünyayı ele geçirmek için ahireti vermek ve insanlara yaranmak için Allah’ı bırakmak ahmaklıktır.

Eğer dünya menfaati ile ahiret menfaati aynı anda insanın karşısına çıksa, ahiret menfaatini tercih ederse, dünyayı orda terk ederse, bu ehli dünya sayılmaz.

Nefsi en ziyade tahrip eden şey, başkasından gelen hak söze evet demektir.

Kalbe, ruha lezzet veren şey, nefse sıkıntı verir. Ruh lezzeti ile nefis lezzeti zıddır. Birinin zevk duyduğundan öteki elem duyar.

Önemli olan, dünyada iman, ahirette mekandır.

Dünya menfaat demektir. Menfaat için yapılan her şey dünyadır.

Kul, Allah için neyi terk ederse, Allah, ona karşılık olarak daha hayırlısını verir.

Mal, mülk, çoluk-çocuk; Allah’ın emanetleridir. Emanetlerini istediği zaman alır.

Bir kalpte, ahiret arzusu çoğaldıkça, dünya düşüncesi o kalpten kaybolur.

İbadetin en kıymetlisi, nefse uymamaktır.

Dünya temeli zorluk üzerine kurulmuş bir evdir. Orada zorluk olmadan yaşamak imkansızdır.

Günah ve dünya sevgisiyle hastalanan kalplerinizi, dünyadan soğuyarak ve günahları terk ederek tedavi ediniz.

Öfke insanın aklını örter. O zaman şeytanın avucuna düşer. Şeytan da onu istediği yere sürükler. Öfkelenmek insanın dinini imanını götürebilir, bundan çok korkmalı.

Dünyada, kalıcı değil, yolcu gibi yaşa! Öleceğini hiç unutma!

Dünyada nefise en hoş gelen şey, Mümin kardeşinin gıybetini yapmaktır. Nefis bundan haz duyar. Sabahlara kadar değil kırk sene oturtur adamı, uyku bile getirtmez. O öyle zevk verir ki, onu kötülemek, ondan bahsetmek , onu alt etmek, felaket bir şey. Ruh mahvolur, perişan olur gider. Onun için aman din kardeşinizin aleyhinde konuşmayın, konuşanları dinlemeyin.

Nefsine uyan perişan olmuştur. Artık, yatıp kalkarken onun yoldaşı şeytandır.

Allah-u Teâlâ’yı an, dilini, başka işlerle uğraşmaktan koru. Nefsini hesaba çek. İlme yapış ve edebi muhafaza et.

Merhamet sahibi ve yumuşak ol. Allah-u Teâlâ’yı unutturacak her şeyden uzak dur.

Başarılı olmak için nefsi terbiye etmek, çürütmek lazım. Tohumu toprağa atınca çürümeden ağaç meyve vermez.

Nefis tohuma benzer. İnsanlara hizmet etmek için nefsi çürütmek lazım. O zaman meyve verir.

Dünya malına sevgi, Allah ile aradaki perdedir.

Nefs öyle yaratılmıştır ki katiyen hayırlı hiçbir şeyi istemez. Neden? Gıdası haramdır. Yani her şeyin bir gıdası vardır, nefsin gıdası da günahlardır, haramlardır.

En büyük düşman nefs ve işlediğimiz günahlardır. En yakın dost da tevbe ve istiğfardır.

Kalp dünya arzularından birine bağlı kaldığı ve geçici lezzetlerden birinin peşine takılıp gittiği müddetçe, ahireti nasıl sevebilir?

Nefsin aldatmasına, dünyanın yalancı ve geçici tadına kapılan, hayrın tadını alamaz.

Dünya, nefsin ve şeytanın tuzağıdır. Varlıkta imtihan, darlıktan daha zordur. Çünkü darlıkta hep Allah diyorsun, varlıkta aklına gelince söylüyorsun. Bu çok tehlikeli.

İnsan nefsini tanırsa Allah’ı tanır, nefisten kurtulmadıkça, insan kendini emniyette hissedemez. En büyük mücadele nefsle olmalı. Bu iş, Allah’ın dinine sarılmak yoludur.

Otur, talip olduğun şeyleri bir kontrol et, bir muhasebe yap. Neye göre? Sana talip olanlara göre: Ölüm sana talip, cennet sana talip, cehennem sana talip!

Bu dünya ahiretin tarlasıdır. Burada tohumlarını ekmeyip yiyenler, böylece bir tohumdan kat kat meyve kazanmaktan mahrum kalanlar ne kadar talihsiz ve ahmaktır. Kardeşin kardeşten, ananın evladından kaçacağı o gün için hazırlanmıyorlar. Böyle kimseler dünyada da ahirette de aldanıyorlar ve sonunda pişman olacaklardır. Aklı başında olan bu dünyayı fırsat bilir.

Şeytan ancak Rabbimizin emir ve yasaklarına uyan kişilere musallat olamaz. Olursa da Cenab-ı Hak onları korur, onun tehlikesine düşmez.

Geçici lezzetlere, çabuk biten, tükenen dünyalıklara aldanmamalıdır.

Mal biriktirme hırsı olan kimseler, her zaman sıkıntı ve üzüntü içinde olurlar.

Dünya malına sevgi, Allah ile aradaki perdedir.

Öyle bir kimseyle arkadaşlık edin ki; onda dünya malı hırsı bulunmasın.

Üç şeyden çok sakının: Nefsin arzu ve isteklerine uymaktan, kötü arkadaştan ve kendini beğenmekten.

Bir insan bütün dünyaya tamamen sahip olsa bile, sonunda dünya kalır; onun kısmetine ancak iki top bez düşer.

Bu dünya renkli bir gölge gibidir, onun peşine düşersen kaçar; sen kaçarsan o seni kovalar..

Bu dünyanın kusuru bin, meziyeti ise birdir. İnsan bunu nasıl geçirirse, o öyle geçer.

Dünya ve âhireti her ikisini birden elde etmek istersen, şu birkaç işi bırakma; muktedirsen bunları mutlaka yerine getir!

Elini uzatarak gökteki yıldızları tutsan ve başın göğe değse bile, sonunda sen yine yerdesin.

 

GÜZEL AHLAK

Kötü ahlâklı, parçalanmış testiye benzer. Ne yamanır, ne de eskisi gibi çamur olur.

Her binanın bir temeli vardır. İslamın temeli de güzel ahlâktır.

Dünyada en huzursuz kimse, kalbinde haset ve kin taşıyanlardır.

Menfaatine düşkün insan sevimsiz olur.

Kötü ahlâk, öyle bir fenalıktır ki, onunla yapılan birçok iyilikler fayda vermez. Güzel ahlâk, öyle bir iyiliktir ki, onunla yapılan günahlar affa uğrar.

Yükselen bütün insanlar ancak güzel ahlâkları sayesinde yükselmişlerdir.

Güzel ahlâk güler yüzlülük, cömertlik ve kimseyi üzmemek demektir.

Güzel ahlâk, kimseyle çekişmemek ve kimseyi çekiştirmemektir.

Güzel ahlâk, eziyet vermemek ve meşakkatlere katlanmaktır.

Güzel ahlâk, genişlikte ve darlıkta insanları razı etmeye çalışmak demektir.

Güzel ahlâk, Allah’tan razı olmak demektir. Yani hayrı ve şerri Allah’tan bilmek, nimetlere şükür, belalara sabretmektir.

Güzel ahlâkın en azı, meşakkatlara göğüs germek, yaptığı iyiliklerden karşılık beklememek, bütün insanlara karşı şefkatli olmaktır.

Güzel ahlâklı kimse, edeplidir, az konuşur, hatası azdır, gıybet etmez, Allah için sever, Allah için buğzeder, emanete riayet eder, komşu ve arkadaşını korur.

Güzel ahlâk, haramlardan kaçıp helalı aramak, diğer insanlarla olduğu gibi aile efradıyla da iyi geçinip onların maişetlerini temin etmektir.

Güzel ahlâk, Yaratanı düşünerek, yaratılanları hoş görmek, onların eziyetlerine sabretmektir.

Ahlâkınızı güzelleştiriniz.

Sizin imanca en güzeliniz, ahlâkça en güzel olanınızdır.

Güzel ahlâk, büyük günahları, suyun kirleri temizlemesi gibi temizler. Kötü ahlâk ise, salih amelleri, sirkenin balı bozduğu gibi bozar.

Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar. Sonra yayılarak devam eder. Kin, cimrilik, nefret kimsenin hoşlanacağı davranışlar değildir.

Güven vermek önemlidir. Güven duymak önemlidir. Duyulan güveni boşa çıkarmamak daha da önemlidir.

Güzel ahlâk, senden kesilen akrabanı ziyaret etmek, sana vermeyene vermek, sana zulmedeni affetmektir.

Din, güzel ahlâktır.

Yerinde söz söyleyen, özür dilemek zorunda kalmaz.

Müminlerin iman yönünden en faziletlisi ahlâkça en iyi olanıdır.

Mallarınızla herkesi memnun edemezsiniz. Güler yüz ve tatlı dil ile, güzel ahlâkla memnun etmeye çalışınız!

Şüphesiz güzel ahlâk, güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir.

Bir müslüman güzel ahlâkı sayesinde, gündüzleri oruç tutan, geceleri ibadet eden kimselerin derecesine kavuşur.

Yumuşak davran! Sertlikten sakın! Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir.

Yumuşak davranmayan, hayır yapmamış olur.

Yumuşak olan kimseye, dünya ve ahiret iyilikleri verilmiştir.

Yumuşak olanlar ve kolaylık gösterenler, hayvanın yularını tutan kimse gibidir. Durdurmak isterse hayvan ona uyar. Taşın üzerine sürmek isterse hayvan oraya koşar.

Müminlerin iman yönünden en faziletlisi, ahlâkça en iyi olanıdır.

Cennete götüren sebeplerin başlıcası, Allah’tan korkmak ve iyi huylu olmaktır. Cehenneme götüren sebeplerin başlıcası da, dünya nimetlerinden ayrılınca üzülmek, bu nimetlere kavuşunca sevinmek, azgınlık yapmaktır.

Kul için güzel ahlaktan daha iyi mertebe yoktur. İnsan, güzel ahlakı ile dünya ve ahirette yüksek derecelere kavuşur.

Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulmedenleri affetmek, kendini mahrum edenlere ihsan etmek, güzel huylu olmaktır.

Sana zulmedeni affet, sana gelmeyene git, sana kötülük edene sen iyilik et, aleyhine de olsa mutlaka doğru konuş.

İnsan, güzel huyu ile, cennetin en üstün derecelerine kavuşur.

İbadetlerin en kolayı, az konuşmak ve iyi huylu olmaktır.

Söz veriyorum ki, münakaşa etmeyen, haklı olsa da, dili ile kimseyi incitmeyen, şaka ile veya yanındakileri güldürmek için, yalan söylemeyen, iyi huylu olan müslüman cennete girecektir.

Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi huylu olmak, günahları eritir, yok eder. Sirke balı bozup yenilmez hâle soktuğu gibi, kötü huylu olmak, ibadetleri bozup yok eder.

Allah yumuşak huyluya yardım eder, sert ve öfkeliye yardım etmez.

Dil gönlün, gönül ruhun, ruh da insanın hakikatinin aynasıdır.

Yavaş, yumuşak davranmak, Allahın kuluna verdiği büyük bir ihsandır. Aceleci olmak, şeytanın yoludur. Allah’ın sevdiği şey, yumuşak ve ağırbaşlı olmaktır.

Kızınca, öfkesini yenerek yumuşak davrananı Allah sever.

Güler yüzle selam veren, sadaka verenin sevabına kavuşur.

Bütün halka içten gelen merhamet göster.

Bütün iyilikler bilginin faydasıdır. Bilgi ile göğe dahi yol bulunur.

Büyüklük taslayan, kibirli ve küstah adam, tatsız ve sevimsiz olur; kibirli insanın itibari günden güne azalır.

 

MÜMİN ÖZELLİKLERİ

Müslüman, elinden ve dilinden

müslümanların emin olduğu kimsedir.

Mümin akıllı, basiretli, uyanıktır. Her işte

Allahın rızasını gözetir. Acele etmez, ilim

sahibidir, haramlardan kaçar.

Mümin, koku satan kimse gibidir. Yanında

otursan için açılır. Onunla gezsen veya

ortak iş yapsan faydasını görürsün. Onun

her işi faydalıdır.

Müslümanda 3 haslet bulunur: İhlaslı olur.

Akıllı olur. İlm-i siyaseti bilir.

Âlim, dinini doğru bilene denir. Medrese

[üniversite] bitirene denmez.

Her samimi mümin alimdir. Bilim adamı

kanunları bulur. Mümin ise o kanunları

koyanı (Allah’ı) bulur.

Müminler, birbirine karşı sevgi ve

merhamette, bir vücut gibidir. Vücudun bir

yeri rahatsız olunca, bütün vücut huzursuz

olup onun tedavisi ile meşgul olunduğu

gibi, müslümanlar da böyle birbirine

yardıma koşmalıdır.

Kulluk; her an Allah’a muhtaç olduğunu bilmek ve Onun Resulüne tam tâbi olmaktır.

İhlas, dünya faydalarını düşünmeyip ibadetlerini yalnız Allah’ın rızası için yapmaktır.

Dua, müminin silahıdır ve dinin direğidir. Göklerin ve yerin nurudur.

Allah günahları görür ve örter. İnsanlar ise, görmez ve söyler.

En büyük sermaye, Allah’a güvenip, insanlardan bir şey beklememektir.

Rabbini zikredenle zikretmeyen; diri ve ölü gibidir.

Müminde, ihlas ve pişmanlık bulunursa, Allah onun bütün günahlarını affeder.

Müminin yanına giren, güzel bir bahçeye girmiş gibi ferahlık duyar.

Mümin lanet etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayâsız olmaz.

Müminlerin iman yönünden en faziletlisi ahlâkça en iyi olanıdır.

Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.

Mümin geçim ehlidir. Arkadaşına rahatlık verir. Münafık ise geçimsizdir, arkadaşına sıkıntı verir.

Mümin gıda gibi olmalıdır. Her zaman ihtiyaç duyulmalıdır.

Takva akıllıca yapılan işlerin en güzelidir. Hakka âsi olmak ahmakça yapılan işlerin en çirkinidir.

Müslümanın ölümü hayattır, hem de sonsuz hayat.

Kalp temiz olursa, dilden güzel sözler çıkar.

Her iyilik, sabırla ele geçer.

Her şey için kerem vardır. Kalbin keremi Allah-u Teâlâ’dan razı olmak, kadere rıza göstermektir.

İman, mümin ile ateş arasında büyük bir perde gibidir. Mümini ateşten korur. İmanı olmayan kurumuş demektir.

Kurumuş ağaç ne yapılır, kesilip yakılır. Dünyada bile yakıyorlar. Ahireti siz düşünün.

İhlas Allah’ı çok sevmektir ve sevdiği her şeyi de Allah için sevmektir.

Allah kullarını cennetine davet ediyor. İslamiyet, cennet davetiyesinin adıdır. Bu davet herkese var. Müslüman, bu davete icabet edene, kâfir de reddedene denir.

Halkın elindekine göz dikmemek, müminin alametlerindendir.

Çevrendekilerle güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, başkaları için de sev ki müslüman olasın.

Kime dinin emirlerini yapmak kolay gelirse, onun salih biri olduğu anlaşılır.

Ahirete ait istediğine kolayca kavuşur, dünyaya ait olana kavuşman zorlaşırsa, bil ki sen iyi bir hâl üzerindesin. Bunun tersi olursa kötü haldesin!

Kim, müslümanın ayıbını örterse, Allah da onun dünya ve ahirette ayıbını örter. Kişi, arkadaşına yardımcı olduğu müddetçe, Allah da onun yardımcısı olur.

Arkadaşının ayıbını örtenin ayıbını Allah da kıyamette örter. Onun ayıbını açığa vuranın  ayıbını da Allah açığa vurur. Hatta evinde bile onu rezil eder.

Ayıp araştırmayın! Bir müslümanın ayıbını araştıranın ayıbı da ortaya çıkar ve nereye  gizlenirse gizlensin, rezil olur.

Müslümanın ayıbını araştıran, ona kötülük etmiş ve onu kötülüğe itmiş olur.

Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin.

Kendine reva gördüğünü, sana reva görmeyenin arkadaşlığında hayır yoktur.

Bir kimseye bir arkadaşı ikramda bulunursa, onu kabul etsin! Çünkü o Allah’ın ikramıdır. Allah’ın ikramını da reddetmeyin!

Kendi ayıbını gören, Allah’ın hayır dilediği kimsedir.

 

 

 

İNSANLARLA İYİ GEÇİNMEK

İyi geçinmek aklın başıdır.

İyi geçinmek aklın yarısıdır.

Selam verirken gülümseyen, sadaka sevabına kavuşur.

Tebessüm, bedavadır, alanı mutlu eder, vereni üzmez.

Huzurun anahtarı tebessümdür.

Tebessüm edemeyen zavallıdır.

Tebessüm ateşinde erimeyen maden bulunmaz.

Gülümsemesini bilmek, iki cihan mutluluğuna sebep olur.

İslamiyet, sevgi, güler yüz, tatlı söz, dürüstlük ve iyilik dinidir.

Dostlara doğru söylemeli, düşmanları güler yüzle ve tatlı dil ile idare etmelidir.

Başarının sırrı, güler yüz, tatlı dil ve güzel siyasettir. Güzel siyaset, herkesin memnun olması demektir.

Düşmanınıza iyilik edin, hediye verin. Kırıldığınız arkadaşınıza iyilik edin, sıkıldığınız insana güler yüz gösterin.

Bunları yaparsanız rahat edersiniz.

Bir kimsenin veli olduğu; tatlı dili, güzel ahlâkı, güler yüzü, cömertliği, münakaşa etmemesi, özürleri kabul etmesi ve herkese merhamet etmesi ile anlaşılır.

Mümin kardeşinin yanında suratı asık durana melekler lanet eder.

İyiliği, güzel yüzlü kimselerden talep ediniz.

Mümin kardeşinin yüzüne tebessüm etmek sadakadır.

Din kardeşine güler yüz göstermek, iyi şeyler öğretmek, kötülük yapmasını önlemek birer sadakadır.

Selam verirken gülümseyen, sadaka sevabına kavuşur.

Huyu ve yüzü güzel olan dünya, ahiret iyiliğine kavuşur.

Kim, bir müslümanın sıkıntısını giderip, onu sevindirse, Allah-u Teâlâ, kıyamette en sıkıntılı anlarda, onu sıkıntılardan kurtarır.

Dostlara doğru söylemeli, düşmanları güler yüzle ve tatlı dil ile idare etmelidir.

Haklı iken de, münakaşayı terk edene, Cennette bir köşk verilir.

Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulmedenleri affetmek, kendini mahrum edenlere [Kendine bir şey vermeyenlere] ihsan etmek, güzel huylu olmaktır.

İyi huylu olan, dünya ve ahiret saadetine kavuşur.

Mallarınızla bütün insanlara yardım edemezsiniz, malınız kâfi gelmez. Fakat onları güler yüz ve güzel huy ile hoşnut edebilirsiniz.

Güzelin güzeli, güzel ahlâktır.

En iyiniz, ahlâkı en güzel olanınızdır.

Sözün hayırlısı kısa ve yol gösterici olanıdır.

Eğer kendine candan bağlı birisini arıyorsan, sözün kısası, kendinden daha candan birini bulamazsın.

Dâima iyilik yap ki, kendin de iyilik bul.

Ey asil insan! insanlığı elinden bırakma; insanlığa karşı daima insanlıkla muamele et.

İşi adaletle yap, buna gayret et; hiç bir zaman zulüm etme; Allah’a kulluk et ve O’nun kapısına yüz sür.

Hangi iş olursa olsun, sen onu tatlı dille karşıla; her işte tatlı dil kullanırsan saadet sana bağlanır.

Hiç bir işte acele etme, sabırlı ol, kendini tut; sabırlı insanlar arzularına erişirler.

Diline ve gözüne sahip ol, boğazına dikkat et; az ye, fakat helal ye.

Hangi işe girersen, önce sonunu düşün; sonu düşünülmeyen işler, insana zarar getirir.

Başkasının zararını isteme, kendin de zarar verme; hep iyilik yap, kendi heva ve heveslerine hakim ol.

Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle! ölümsüz olursun.

İnsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir; mal toplar, yiyemez; öldükten sonra da vebali altında kalır.

Ey nimet sahibi olan kimse, şükret. Şükredene Tanrı nimetini artırır.

İnsan nadir değil, insanlık nadirdir. İnsan az değil, doğruluk azdır.

İnsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir. Mal toplar, yiyemez; öldükten sonra da vebalı altında kalır.

Çok mal aç gözlüyü doyurmaz. Ecel gelince pişman olur, fakat artık işini yoluna koyamaz.

Akıl bir meşaledir. Kör için göz, ölü vücut için can, dilsiz için sözdür.

Kötülük edersen, kötülüğün karşılığı pişmanlıktır. Elinden gelirse, kötülüğün inadına iyilik yap.

Çok dinle fakat az konuş. Sözü akıl ile söyle ve bilgi ile süsle.

Fenalık cahillikten doğar, hastalıklar kötülükler hep aynı noksanlıktan ileri gelir. Fakat tedavi ile hastalara şifa verilebilir; terbiye ile kötüler iyi edilebilir; okumak yoluyla da bilgisizlere bilgi verilmiş olur.

Gönlünü ve dilini doğru tut!

Gurur faydasızdır, o insanları kendinden soğutur. Alçak gönüllülük ise insanı yükseltir.

Halka faydalı ol, onlara zarar verme!

Her mahlûk kendi nasibini alır. Yürüyenler yiyeceklerini ve uçanlar da yemlerini bulurlar.

Her sözü söz diye ağzından çıkarma. Lüzumlu olan sözü düşünerek ve ihtiyatla söyle.

Her bakımdan tam zengin olmak istersen, kanaatkâr ol. Böylece kendi nasibini elde etmiş olursun.

Huzur istersen zahmet ile birlikte gelir. Sevinç istersen kaygı ile birlikte bulunur.

İşe acele ile girme, sabır ve teenni ile hareket et. Acele yapılmış olan işler yarın pişmanlık getirir.

İnen yükselir, yükselen iner, parlayan söner ve yükselen durur.

İnsan süsü, yüz; yüzün süsü, göz; aklın süsü, dil; dilin süsü, sözdür.

İnsan, binlerce yaşasa, arzu ettiği şeylere kavuşsa bile, yine dileği bitmez.

İnsana insanlığı nisbetinde mukabelede bulun. Böyle mukabelede bulunduğu için, insana insan adı verilmiştir.

İnsanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur. İnsanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider.

İnsanların seçkini insanlığa faydalı olan insandır. Halk nazarında muteber kimse, merhametli olan insandır.

İyi hareket et, kötülerin zararlarını ortadan kaldır!”

Kara toprak altındaki altın, taştan farksızdır. Oradan çıkınca, beylerin başında tuğ tokası olur.

Kimin sana biraz emeği geçerse, sen ona karşılık daha fazlasını yapmalısın.

Kötülük değersiz bir şey olduğu için, onu yapan da değersizdir.

Menfaat sandalyeye benzer; başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan seni yükseltir.

Öfke ve gazapla işe yaklaşma; eğer yaklaşırsan, ömrü heder edersin.

 

 

SALİH AMEL

Eğer yapılan işte niyet Allah rızasıysa,o salih ameldir.Ama nefs içinse,o sadece ameldir.

Affedin ki, Allah da sizi affetsin ve şerefinizi yükseltsin!

(Allah için affedeni Allah yükseltir, aziz eder.)

Allah, merhameti olmayana merhamet etmez, affetmeyeni affetmez.

Affedin ki affa kavuşasınız!

İyi veya kötü, ağızdan çıkan her sözün hesabı vardır.

Kim bid’at ehlini severse, Allah-u Teâlâ, onun amelini yok eder ve kalbinden İslam nurunu çıkarır.

En makbul amel güzel ahlâktır.

İman yönünden müminlerin en faziletlisi, ahlâkı güzel olanlardır.

Her kötülüğün akabinde bir iyilik yap! İyilikler günahları giderir.

Herkesle güzel geçin!

Mümin müminin aynasıdır.

Allah indinde en şerefliniz, takva ehli olanınızdır.

Kıyamette, o korkunç yeri bilip de amel etmeyen, yararlı iş yapmayan kimsenin duyacağı hasret ve pişmanlık sonsuzdur. Şu âyet-i kerimeyi düşünmelidir!

(Bugün [hak ile bâtılın, iyi ile kötünün, haklı ile haksızın ayrıldığı] bir gündür. Sizi de, sizden öncekileri de burada topladık.) [Mürselat 38]

Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerin ise, süsü ve güzelliğidir.

Hayırdan bir şey öğrenirseniz onu insanlara öğretiniz! Böylece, bu hayrın meyvelerinden istifade edersiniz.

Kim ilmi arayıp öğrenirse, günah işlemekten kaçar. Günahtan kaçan ise, kıyamet günü cezasından kurtulur.
İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir.

Gözü harama bakmaktan ve başkalarının ayıplarını görmekten korumalıdır!

Kıyamet gününde nereye gitmek istiyorsanız, hazırlığınızı ona göre yapınız!

Güzel huy gibi asalet, tedbirli olmak gibi akıllılık olmaz.

Kim ki Allah’ın huzuruna varmayı severse, Allah da onun kendi huzuruna gelmesinden hoşlanır. Kim de Allah’ın huzuruna varmayı istemezse, Allah da onun kendi huzuruna gelmesini istemez.

Kim ki amel defterinin kendisini sevindirmesinden hoşlanırsa, istiğfarı çok etsin.

Kim kıyamet gününde Allah’ın kendisine şerefli bir makam vermesini ve derecesini yükseltmesini isterse; kendisine zulmedeni affetsin, kendisine vermeyene versin, kendisini yoklamayanı yoklasın ve kendisine cahilce davranana hilm ile muamele etsin.

Bir kimse din kardeşine kötü zanda bulunursa, Rabbine karşı kötülük yapmış olur. Zira, Allah şu mealde buyurur: “Zannın çoğundan sakının.”

Cahilin bedeni seyyar bir kabirdir. İlim öğrenmediği müddetçe gaflet uykusu içindedir, ölünceye kadar uyanmaz.

Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras ve ilim gibi şeref olmaz.

Yoksullara hizmet eden, şu üç şeyle mükafatlandırılır: Tevazu, edep ve cömertlik.

En kıymetli ibadet, Allah’ın dinini, O’nun kullarına yaymaktır.

Bir kimse, bütün ilimleri kendinde toplasa da, Allah’ın rızasına uygun ibadet etmedikçe, azaptan kurtulamaz.

 

IMANI KONULAR

Dünya ve ahiret saadeti için üç şey şarttır:

İman,amel ve ihlas.

Tevekkül, herşeyi Allah’tan bilmek ve rızkı O’nun verdiğine inanmaktır.

Tevekkül, bütün işlerinde Allah-u Teâlâ’ya teslim olmak, başa gelen her şeyi O’ndan bilip katlanabilmektir.

Günah işlemeyi zillet; günahı terk etmeyi mürüvvet görün ve bilin. Günahlar imanı zayıflatır.

Dünyada zahid ol, dünya malına bağlanma! Ahireti isteyici ol, onun için çalış! Her işinde Allah-u Teâlâ’yı hatırla. Böyle yaparsan, kurtulmuşlardan olursun.

İnsanları tamamen razı ve memnun etmek çok zordur. Bir kimsenin bütün insanları kendinden hoşnut etmesi mümkün değildir. Bunun için kul, daima Rabbimizi razı ve memnun etmeye bakmalı, ihlas sahibi olmalıdır.

Dini ve imanı hakkında, (Sonum ne olur) diye söğüt yaprağı gibi titremeyenin sonu tehlikelidir.

Elem ve üzüntü, ayrılık ve musibet, mademki Allah-u Teâlâ’nın irade ve takdiri iledir. O halde Ondan gelen her şeye razı olmak lazımdır.

En büyük günahlardan biri de, insanlarla alay etmektir.

Tevazu sahibi olabilmek için dünyaya niçin geldiğini, nereye gideceğini bilmek gerekir. Cehennemde sonsuz yanmak korkusu içinde yaşayan kimseye büyüklenmek mi yakışır, tevazu mu?

Yapılan bir günah ile övünmek, o günahı yapmaktan daha kötüdür.

Kibir bulunan kalpte, Allah korkusu bulunmaz.

Kibir, kendisini başkasından üstün görmektir. Kibirli, kendini başkasından üstün görmekle, kalbi rahat eder. Burada başkasını düşünmez. Kendini ve ibadetlerini beğenir. Kibir; kötü huydur, haramdır. Allah-u Teâlâ’yı unutmanın alametidir. Çok kimse, bu kötü hastalığa yakalanmıştır. Kibirli olan, salih insan olamaz.

Gururlanıp böbürlenmek, adi ve bayağı kimselerin vasfıdır.

Çok şey bilmek insanı kurtarmaz, şeytan da âlimdi, ilim vardı, ama ihlas yoktu.

Kişinin kalbinde ne kadar kibir varsa, aklında o kadar noksanlık vardır.

Kibirli insan, ateşe hevesli insan demektir.

Kendisini fazla metheden, başkasını da aynı derecede kötüler. Başkasını fazla kötüleyen, kendisini fazla över.

Kendi görüşünü beğenen doğruyu bulamaz.

Kibir taşıyan kafada, akıla rastlayamazsınız.

Kibir bulunan kalpte, Allah korkusu bulunmaz.

İnsanı küfre götüren günahların başında kibir gelir.

Ahireti verip dünyayı almak, yani Hak’tan halka yüz çevirmek akılsızlıktır.

İnsanlar arasında bulun, fakat kimseye yük olma!

Akıllı kimse, korktuğu başına gelmeden önce, onun çaresine bakar.

Lüzumsuz şeylerin peşinden koşan, lüzumlu şeyleri kaçırır.

Dua etmekle beraber sebeplere yapışıp çalışmak lazımdır. Sebeplere yapışmadan dua etmek silahsız harbe gitmek gibidir. Sebeplere yapışacağız, ancak sebeplerden de bilmeyeceğiz. Yaratan Allah’tır.

Her sabah ve akşam tevbe etmeyen kimse, kendine zulmetmiş olur.

İbret alınacak hadiseler pek çoktur. Fakat, bunlardan ibret alanlar ise çok azdır.

Cahilin bedeni seyyar bir kabirdir. İlim öğrenmediği müddetçe gaflet uykusu içindedir. Ölünceye kadar uyanmaz.

Bir şey muhakkaksa onu olmuş bilin. Ölüm muhakkaktır, ona göre hazırlanın.

Telafisi imkansız olan bir ayak kayması, acı bir pişmanlıktır. Bu hayat, sadece gece-gündüzün nöbet değiştirmesinden ibarettir. Zaman her yeniyi eskitir, her uzağı yakınlaştırır, vaat edilen her şeyi getirir. Herkes ne yapmışsa, mutlaka karşılığını görür.

Şükrederek nimetin çoğalmasını iste! Zira Hak teâlâ buyurdu ki:(Şükrederseniz, nimetlerimi artırırım. Nankörlük ederseniz, azabım şiddetlidir.) [İbrahim 7]

Lüzumsuz şeylerle uğraşanları Allah-u Teâlâ sevmez.

Sonu olan bir şeyi elde etmek için, sonsuz olanı vermek akıl işi değildir.
Mümin gıda gibi olmalı. Her zaman ona ihtiyaç duyulmalı.

Ahirette sana lazım olacak şeye bugün öncelik ver! Ahirette sana zarar verecek şeyi de terk et!

Allah’ın emirlerini yerine getirip, yasaklarından sakınmayı ganimet bilmelidir.

İhtiras, gafillerin kalbinde şeytanların sultanıdır.

Hallerin en doğrusu, İslamiyet’e uymaktır.

Allah korkusu, ibadetlerin süsüdür.

Bir kimse Allah-u Teâlâ’nın kendisini gördüğüne yakîn olarak inanırsa, azalarını ve kalbini günah işlere kaptırmaz.

İmana gel ki, elemden emin olasın. Kadere teslim ol ki selamette kalasın.

Sabrın başlangıcı çok acıdır, sonu baldan tatlıdır. Allah’tan razı olandan, Allah da razıdır. Allah’tan gelen bela bahşiştir, bahşişini kabul etmemek büyük hatadır.

Sabır; yüzü ekşitmeden acıyı yudum yudum içine sindirmektir.

Sabır, en güzel huy, ilim en şerefli süs eşyasıdır.

Sabır; Allah’a dayanıp sebat etmek ve belayı gönül hoşluğu ve rahatlığı ile karşılamaktır.

Bir söze sabredemeyen, çok söz işitir.